Heyet Tahrir Şam liderliğindeki geçici hükûmetin sözcüsü Obaida Arnaout, Lübnan merkezli Al Jadeed televizyon kanalına röportaj verdi. Arnaout konuşmasında, kadınların toplumdaki yeri üzerine tepki çeken açıklamalarda bulundu.
HTŞ Sözcüsü’nün açıklamalarının ardından önceki gün on binlerce Suriyeli, “laik ve demokratik bir devlet” talebiyle Emevi Meydanı'nda bir araya geldi. Yaşanan gelişmeler, önümüzdeki dönemde Suriye'nin geleceği konusunda derin bölünmelerin ve gerilimlerin yaşanabileceğini gösterdi.
Kadınların parlamentoda ve bakanlıklarda temsil edilmesiyle ilgili bir soruya Arnaout, “Bu konu henüz erken, yasal ve anayasal uzmanlar tarafından ele alınacak.” yanıtını verdi. HTŞ Sözcüsü’nün, kadınların belirli görevlerde yer alıp alamayacağına dair açıklamaları ise şu şekilde oldu:
“Kadının biyolojik doğası gereği belirli görevlerde yer alması uygun değildir. Örneğin, kadının Savunma Bakanı olması biyolojik yapısıyla çelişir.”
Arnaout, kadınların şeriata uygun olarak özgürlüklerinin sınırlandığını ifade ederek, Hristiyan kadınların peçe takmaya zorlanmayacağını belirtti. “Bu konular bizim için tartışma konusu değil.” diyerek bireylerin özgür seçim hakkına vurgu yaptı.
Kadınların hukuk alanında kariyer yapmalarıyla ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı: “Kadınların her alanda eğitim alma hakkı vardır, ancak yargı gibi alanlarda rol üstlenmelerine yönelik daha fazla araştırma yapılması gerekir.”
HTŞ'nin bu yaklaşımı, Şam'daki protestoların temel nedenlerinden biri oldu. Şehir merkezindeki oturma eylemi, yeni kurulan geçici hükûmete tepki olarak sivil bir grup tarafından organize edildi ve on binlerce kişinin katılımıyla gerçekleşti. Eylemciler, kadın haklarını sınırlandıran bu tür politikaların kabul edilemez olduğunu belirterek laik bir devlet talebinde bulundu.
Konuşma yapan genç bir kadın, bu eylemlerdeki taleplerin Suriyeli yetkililerin oluşturduğu komiteye ulaşacağını belirtti. Konuşmacının açıklamaları şöyle oldu:
“Bu bir ulusal harekettir. Bu ulusal hareket, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeksizin vatandaşları adına bireyleri koruyan, her yerde geçerli demokratik bir anayasa oluşturmak üzere Suriyeli yetkililerin oluşturduğu komiteye ulaşacaktır. Çok önemli bir görevimiz var. Facebook gibi platformlarda dahi bu konuda bir şeyler yapabiliriz. Misyonumuz sivil toplumun bunun farkında olması. Yeni yapılacak anayasada herkese özgürlük olmalı. Her insan kendi tarzına göre ibadet etme hakkına sahiptir. Herkes ibadetini başkalarına hak olduğu gibi, ‘diğerlerini’ yasaklamadan ve onlarla bağlarını koparmadan yapmalıdır.”
Eylemler sırasında mikrofon uzatılan genç bir kadın, “Özgür ve sivil bir ülke istiyoruz. Sivil bir devlet talep etmek için buradayız. Herkesin görüşüne saygı duyan bir devlet istiyoruz.” dedi.
Eylem alanındaki halka hitap eden bir başka genç ise, “Burada bir parti yok, sekreterlik yok. Bu devrimde tüm mezhepler yer aldı, herkese sahip çıkılmalıdır.” ifadelerini kullandı. Gencin ifadesinden sonra eylem yapan kalabalık, “Bir bir bir, Suriye halkı bir!” sloganını attı. Gençler bu taleplerinin yer aldığı bildirileri eyleme gelen kalabalığa dağıttı.
Eylemde göstericiler çeşitli dövizler taşıdı. Taşınan dövizlerde şu ifadeler yer alıyor:
- Laik ve demokratik bir devletin alternatifini kabul etmeyeceğiz.
- Çağdaş olmayan ve gerici Suriye istemiyoruz.
- Şeriat yok.
- Medeni devlet istiyoruz.
Eylemlerin nedenini sorduğumuz Suriyeli bir gazeteci, “Halk, HTŞ’nin yönetimindeki hükümetin askeri ve dini bir yönetim kurmasından korkuyor. Bu sebeple Suriyeliler, tüm Suriyelileri ve azınlıkları koruyan, adil bir sivil devlette haklarını savunmak ve devletin kazanımlarının korunmasını vurgulamak istiyorlar ve bu gösterilerin sebebi de bu.” dedi.
İletişime geçtiğimiz bir başka gazeteci ise, “Emevi Meydanı'nda bir araya gelen kadın ve erkekler, Suriye'nin yeni yönetiminde sivil bir rejim ve kadınların kamusal hayata ve siyasete katılımı talebiyle gösteri düzenledi. Göstericiler ‘Suriye özgür ve sivil’ ve ‘Teokrasi değil demokrasi istiyoruz’ gibi sloganlar atarken, ‘Hukuk devleti ve vatandaşlığa doğru’ ve ‘Özgür kadınlar olmadan özgür ülke olmaz’ yazılı pankartlar taşıdı.” bilgisini verdi.
Suriye’de Alevi ve Hristiyanlara yönelik katliam haberleri artıyor. Hama ve Humus çevresinden gelen haberler bölge halkını tedirgin ederken, Halep ve sahil bölgelerindeki toplumsal huzursuzluk da giderek derinleşiyor. Esad Hükûmeti’nin düşmesinin ve bölgeden çekilen Suriye Ordusu’nun ardından, bölgeye 17 farklı silahlı fraksiyon yerleşti.
Yaklaşık 60-70 bin kişi olduğu belirtilen bu gruplar, Alevi nüfusu tehdit ediyor. Yaşananlara ilişkin, Heyet Tahrir Şam’ın lideri Colani kod adlı Ahmet el-Şara, “durumu kontrol altına alma sözü” verse de bu konuda şu ana kadar bir adım atılmadı. Yerel halk, polisin yokluğu ve sokaklarda elini kolunu sallayarak gezen silahlı gruplar nedeniyle güvensizlik yaşadıklarını dile getiriyor.
Hama ve Humus çevresinden sosyal medyaya düşen görüntüler son dönemlerde arttı. Görüntülerde bölgede yaşayan Alevi vatandaşlar evlerinden atılıyor, sokakta darp ediliyor. Halep’te Hristiyan topluluğu da benzer bir tehlike ile karşı karşıya. Bölgede yaşanan cinayetler ve yağmalamalar, Hristiyan nüfusun ciddi bir bölümünün göç etmesine neden oldu.
HTŞ’nin liderliğindeki gruplarla birlikte hareket eden diğer fraksiyonlar, bu saldırıları yapıyor. Suriye’nin sahil bölgesinde yaşayan bazı kesimler, “Biz Türkiye’ye bağlanalım, orada laiklik ve güvenlik var.” çağrısında dahi bulunuyor. Bu talepler, bölgedeki toplumsal yapının ve siyasi dengelerin değişmesine neden olabilecek bir potansiyel taşıyor.
Aydınlık Gazetesi, 13 Aralık'ta “Silahlı çetelerin hedefi Alevi ve Hristiyanlar” başlıklı haberi ile yaklaşan tehlikeyi duyurmuştu. Şam ve Lazkiye’den konuşan kaynaklar, Suriye’de özellikle Alevi ve Hristiyanların yaşadığı bölgelerde cinayetler işlendiğine, evlerin ve iş yerlerinin yağmalandığına dikkat çekmişti.