İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından hazırlanan iddianamede, çatışma bölgeleriyle irtibatlı olduğu belirtilen Yunus Gökçe adlı şahsın, 2016'da Ümraniye İstiklal Mahallesi'nde adreste ders/sohbet adı altında terör örgütü IŞİD yanlısı illegal mescit faaliyeti yürüttüğü, söz konusu yapılanma içerinde yaşanan fikir ayrılıkları nedeniyle Gökçe'nin bu yapıdan ayrıldığı ve Mustafa Kahveci'nin liderliği üstlendiği anlatıldı.
İddianamede şüpheli Mustafa Kahveci'nin mescidi kamufle etmek ve kendilerine legal bir görünüm vermek için 2016'da 'Ahid' adlı dergiyi kurarak, faaliyetlerini yürüttükleri mescide de 'AHİDDER' adını verdiği kaydedildi. Suriye'deki çatışma bölgelerine gidip geldiği öne sürülen Kahveci'nin, mescit genelinde düzenlediği organizasyonlarda IŞİD propagandası yaptığı ve taban kazanma amacıyla cihat içerikli tebliğ çalışmaları yaptığı iddianamede anlatıldı.
Fitre, zekat ve infak adı altında toplanan paraların, IŞİD üyesi şahısların ihtiyaç sahibi ailelerine ve Suriye'de PKK/YPG terör örgütü kontrolündeki kamplarda sözde esir tutulan IŞİD'li kadın ve çocuklara yönelik eğitim ve medrese açmak amacıyla kullandıkları iddianamede değerlendirildi. İddianamede, AHİDDER'in İstanbul'da bir kreş açtığı ve bu kreşin adresinin; çocukların ailelerinden bile gizlendiği belirtildi.
Savcılık, örgüte yeni katılan kişilere öncelikle çoğu Müslümana hoş gelecek kavramların empoze edildiğini, ardından 'tekfir', 'tağut', 'darül harb', 'darül islam', 'biat', 'cihat', 'istişhad', 'halifelik', 'emirlik' gibi mahiyetleri ve anlamları konusunda İslam âlimlerinin dahi fikir birliği edemediği, yanlış yorumlanmaları halinde tehlike arz edebilecek kavramları kendi ideolojileri doğrultusunda örgüt üyelerine empoze ettiklerini kaydetti.
Bu kavramları örgütün yorumladığı şekilde öğrenen ve benimseyen örgüt mensuplarının; kendileri dışındaki Müslümanları, Müslüman olarak görmemeye ve kendileri dışındaki Müslümanları kafir ilan etmeye başladıkları anlatıldı.
İddianamede grup üyelerinin Türkiye'yi "Tağut" olarak gördükleri, sohbetlerinde oy kullanmanın şirk olduğunu ve çocukların devlet okullarına gönderilmemesini anlattıkları, çocuklara eğitim veren alternatif okul açma girişimlerinde bulundukları ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olarak 'Tegem' adlı okul kurdukları kaydedildi. Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından denetlenen okulun, daha sonra 2019'da kapatıldığı da iddianamede belirtildi.
İddianamede ifadesine yer verilen şüphelilerden Murat İrtem, devletin birçok organına güvenmediğini, IŞİD'i terör örgütü olarak bilmediğini, devlet ile çıkarları kesişmeyen yapıların terör örgütü ilan edilebildiğini, bunun örneğini FETÖ ile gördüğünü, Anayasal düzeni benimsemediğini, örgüt lideri Mustafa Kahveci'nin yokluğunda sohbetleri kendisinin verdiğini beyan etti.
Şüphelilerden Remzi Özgün, iddianamede yer alan beyanında dergiyi kendisinin yayımladığını, derginin yazı işleri müdürlüğünü üstlendiğini, diyanet imamlarını beğenmedikleri ve arkalarında namaz kılmak istemedikleri için Cuma namazlarını dernekte kıldıklarını, namazları Murat İrtem'in kıldırdığını ve hutbe okuduğunu anlattı.
Şüpheli Ahmet Yıldız ise daha önce IŞİD üyeliği iddiasıyla iki kez gözaltına alındığını, 4 ay cezaevinde kaldığını, cezaevinden çıktıktan sonra kaçak yollarla Suriye'nin İdlib iline gittiğini, gitme amacının yerel halka yardım etmek olduğunu, daha sonra yine kaçak yollarla Türkiye'ye döndüğünü, Jandarma ekiplerine teslim olduğunu ve yine IŞİD üyeliğinden 9 ay cezaevinde kaldığını anlattı.
Şüpheli Mehmet Atmaca ise daha önce Suriye'ye gitmeye çalışırken yakalandığını ve yargılanarak 6 yıl hapis cezası aldığını kaydetti. Şüpheli metin Kahveci ise iddianamede yer alan beyanında AHİDDER’i 2016 yılında kendisi, abisi ve 4-5 şahısla beraber açtıklarını, şu anda sadece abisi Mustafa Kahveci'nin ve kendisinin kaldığını, Darul Fıkıh adlı yerin, 12-18 yaş arası okula gitmeyen çocuklara Kur’an ve Tecvid derslerinin verildiği bir kurs olduğunu, bu kursun AHİDDER’e bağlı olduğunu ve mahalleden insanların çocuklarını bu kursa gönderdiklerini anlattı.
İddianamede örgüt lideri olduğu belirtilen Mustafa Kahveci'nin, "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçundan 15 yıldan 22 yıl 6 aya kadar hapsi istendi. Savcılık, diğer 33 sanığın ise "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan ayrı ayrı 7 yıl 6'şar aydan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti.
İddianame, gönderildiği İstanbul 28. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Sanıkların yargılanmasına önümüzdeki günlerde başlanacak.
Cumhuriyet