Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kabine toplantısı sonrası açıklamada bulundu.
Kabine toplantısında yine muhalefeti hedef alan Erdoğan, "Sadece bu ayın 22 gününde Osmangazi Köprüsü'nü günde ortalama 51 bin araç kullandı. Araç garanti oranı yüzde 116'ya, garanti rakamının üstüne çıkmış durumda. Adını niye Yavuz Sultan Selim koydunuz. Kendi adını koysaysın. Ben öldükten sonra siz koyarsınız dedim. Biz tarihimizle gurur duyuyoruz. Onlar tarih yazdılar. Sultan Abdülhamit 33 sene gram yer kaybetmeden Osmanlı'yı yöneltti" dedi. Erdoğan'ın 33 sene boyunca bir gram yer kaybetmediğini iddia ettiği Sultan Abdülhamit'in Tunus, Bulgaristan, Sırbistan, Bosna Hersek ve Kıbrıs'ı kaybettiği ortaya çıktı.
Erdoğan'ın daha önce İYİ Parti lideri Meral Akşener'e yönelik eleştirisinde de aynı iddiayı dile getirmesinin ardından teyit.org isimli site belgelerle Abdülhamit'in kaybettiği toprakları teyit etti.
MSB BELGELERİNDE VAR
34. Osmanlı padişahı II. Abdülhamit, 1876-1909 tarihleri arasında tahtta kaldı.
II. Abdülhamit’in saltanatı sırasında imparatorluk topraklarının önemli ölçüde korunduğu da anlatılanlardan; ancak bu hiç toprak kaybedilmediği anlamına gelmiyor. Hiçbir kaynakta böyle bir bilgi yer almıyor. Milli Savunma Bakanlığı tarafından 2004 yılında yayınlanan 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı Zaman Dizini isimli kitabın sunuş bölümünde, bu dönem kaybedilen topraklara vurgu yapılıyor:
“Bilindiği üzere 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı Türk tarihi açısından çok olumsuz sonuçlara neden olmuştur. Osmanlı Devleti çok büyük toprak kaybına uğramış, büyük çaptaki iç göçler nedeniyle ülkenin siyasi, toplumsal ve iktisadi düzeninde sıkıntılar başlamıştır.”
1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı, II. Abdülhamit saltanatının ilk yıllarına denk geliyor.
"AYESTEFANOS ANLAŞMASI NEDENİYLE OSMANLI BİRÇOK YERDE HAKİMİYETİNİ KAYBETTİ"
Türkiye Diyanet Vakfı’nın İslam Ansiklopedisi’ne göre de Ayastefanos Anlaşması nedeniyle Osmanlı pek çok yerde hakimiyetini yitirmişti:“Osmanlı Devleti Romanya, Karadağ ve Sırbistan’ın bağımsızlıklarını kabul edecekti. Karadağ Adriyatik denizine kadar uzanacak, Sırbistan Niş’i alacaktı. Romanya Besarabya’yı Rusya’ya verecek, karşılığında Dobruca kendisinde kalacaktı. Bulgaristan, Osmanlı Devleti’ne bağlı özerk bir prenslik haline getirilecek ve sınırları Tuna’dan Ege denizine, Arnavutluk’tan Karadeniz’e kadar uzanacaktı. Bulgaristan prensi halk tarafından serbestçe seçilecek, Avrupa devletlerinin tasvibi ve Osmanlı Devleti’nin tasdiki ile tayin edilecekti. Ancak bu prens Avrupa devletlerinin hanedanlarına mensup bulunmayacaktı. Rusya ve Avusturya’nın kontrolünde olmak üzere Bosna ve Hersek’te, Rumeli’nin hıristiyanlarla meskun bölgelerinde ve Doğu Anadolu’da Ermeniler’in bulunduğu yerlerde ıslahat yapılacaktı. Girit’te 1868 nizamnamesi uygulanacak ve Osmanlı Devleti, savaş tazminatı olarak Rusya’ya 1.410.000.000 ruble verecekti. Ancak bu tazminatın büyük bir kısmına karşılık Rumeli’deki bazı yerler ile Kars, Ardahan, Batum ve Doğubayazıt’ı Rusya’ya bırakacaktı. Kalan 300.000.000 ruble ise para olarak ödenecekti. Rus askerleri, Bulgaristan hariç olmak üzere, antlaşmanın imzalanmasından üç ay sonra Rumeli’yi, altı ay sonra da Doğu Anadolu’yu boşaltacaktı.”
Anlaşmanın tam metnine de internetteki açık kaynaklar üzerinden de ulaşılabiliyor.
Osmanlı’nın Romanya, Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan, Bosna Hersek, Kars, Ardahan, Batum ve Doğubeyazıt’taki hakimiyetini kaybetmesine İngiltere başta olmak üzere başka ülkeler de muhalefet edince, anlaşmadaki 29 madde 1878’de Berlin Kongresi’nde yeniden ele alındı. Türk Tarih Kurumu kaynaklarına göre süreç sonunda 1881 yılında Teselya Yunanistan’a bırakıldı.
BOSNA HERSEK VE KIBRIS DA KAYBEDİLEN TOPRAKLARDAN
2015 yılında Resmi Gazete’de yayınlanan bir yönetmelikle kurulan Yıldız Teknik Üniversitesi Sultan II. Abdülhamid Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kayıtlarına göre de, padişahın tahta çıkışından bir yıl sonra, yani 1877’de çıkan Osmanlı-Rus savaşı sonunda 13 Temmuz 1878’de imzalanan Berlin Anlaşması ile Osmanlı İmparatorluğu’nun Balkanlardaki gerilemesi resmiyet kazandı, Bosna Hersek ve Kıbrıs kaybedildi.
Berlin Kongresi’nde Osmanlı Devleti’nin toprak kaybını engelleme çabalarına karşın büyük devletlerin ilgisiz kaldığı, nihayetinde 287 bin 510 kilometrekare toprak kaybedildiği anlatılıyor (sf. 20).
Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Yusuf Halaçoğlu da tartışmanın gündeme gelmesinden sonra sosyal medya hesaplarından Erdoğan’a yanıt verdi:
“... Abdülhamit döneminde 93 Osmanlı Rus Savaşı olmuş, Ruslar Yeşilköy’e kadar gelmişler, bu savaşta Bulgaristan, Kars, Ardahan, Batum, Kıbrıs kaybedilmiş, Balkanlardan ve Kafkasya’dan, büyük göçler meydana gelmiştir. 1897’de Teselya, Girit elimizden çıkmıştır. Mısır, Sırbistan ise yine bu dönemde kaybedilmiştir.”
ORTAYLI: TOPRAK KAYBEDİLMEDİĞİ YÖNÜNDE TEZ YOKTUR
Tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı da katıldığı Teke Tek programında literatürde bu dönemde toprak kaybedilmediği yönünde bir tez olmadığını söyledi. Prof. Ortaylı’nın “Yakın tarihin gerçekleri” isimli kitabında da şu ifadeler yer alıyor: “Sultan Abdülhamid savaşlara girmezdi deniliyor ama onun zamanında da çok toprak kaybettik. Kıbrıs, Tunus gibi yerleri elden çıkardık ve hatta İran’a bile toprak verdik. Öyle bilindiği gibi bizim Iran ile sınırımız Kasr-ı Şirin ile falan çizilmedi.” (sf. 74)
TUNUS 1881'DE FRANSIZLARIN HİMAYESİNE GEÇTİ
Tunus 1881’de Osmanlı’dan Fransızların himayesine geçti
Kaybedilen yerlerden bazılarının kendi kaynaklarında, Osmanlı egemenliğinin bitişi ile ilgili tarihler de II. Abdülhamit devrine denk geliyor.
Örneğin 1574 yılında Osmanlı Devleti’ne bağlanan Tunus, 1881 yılında Fransızların himayesine geçti. Bu, ülkenin resmi tarih anlatısında da bu böyle.
Sırbistan kaynaklarında da 1878 yılında Sırbistan Prensliği’nin kurulduğu ve uluslararası alanda tanınırlık kazandığı anlatılıyor.
Bulgaristan ise 1876’da Osmanlı yönetimine karşı ayaklandı ve 1878 Berlin Anlaşması ile birlikte bir Bulgar Prensliği kurulmasıyla Osmanlı’dan ayrıldı.
Kars 1877’den 1918’e kadar Rus işgalinde kalmıştı. Bu dönemin Baltık kültürüne dair izleri de kentte hala izlenebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı bazı mimari öğeleri de koruma altında tutuyor.
Kıbrıs da Türk Tarih Kurumu belgelerine göre 1878 yılında yönetimi İngilizlerin eline bırakılan bir ada.
Girit’e de İngilizlerin askeri müdahalesi 1897 yılında yapılmıştı.